HARUN YİĞİT / VADANDAS OSMAN'IN YERINE HOS GELDiNiZ
  Vatandaş OSMAN’A AÇIK MEKTUP M. CEYLAN
 

Vatandaş OSMAN’A AÇIK MEKTUP 

Mustafa CEYLAN

Can Kardeşim Vatandaş Osman; (Harun Yiğit)

Göndermiş olduğun mektubu aldım. Mektubunda, vatandaş Osman olarak bana, “memlekette ne var, ne yok?” dedikten sonra bize çok soru sormuşsun. Sorularının bir kısmına bu mektupla cevap vereceğim. Hani Halk Şiirinde “ters öğüt destanları” vardı, bir kişiyi övermiş gibi yaparak yeren destanlar; tıpkı onlar gibi cevap vermek isterdim ama, sen kadar “taşlamacı” olmadığım için, kusura bakma, kendi usulümle cevaplayacağım. Memleketin halini soruyordun değil mi? A be can kardeşim Vatandaş Osman, akvaryum içindeki balık bilmez ki akvaryumun halini, sen Almanyalar’ dan nasıl görüyorsan halimiz öyle işte. Küçülen dünyada gizli saklı bir şey mi kaldı da, bana sorarsın. Gene de azcık manzaradan kesitler sunayım, olur mu? Bizim burada, seçim sandığını bekler oldu millet işte. Ancak Osman’ım, demokraside ülkenin doğusundaki-batısındaki; her yerdeki vatandaşının oyu eşit olması gerekmez mi? Profesörün de, paşanın da, çöpçünün de, gece bekçisinin de, Veli efendinin de, Hacer ninenin de oyu eşit olması gerekmez mi? “Evet, öyledir; öyle değil mi? Herkes, her vatandaş sandıkta bir oy sahibi” dediğini duyar gibi oluyorum. Osman’ım, vatandaşım benim; “ben vatandaş Osman” deyişini özledim. Doğru dersin ama, ben de derim ki, işin görünen yanı o Osman’ım. Görünen gerçek yanı ise şu : İstanbul- Ankara-İzmir-Antalya gibi büyük illerde yaşayan sen gibi ben gibi tam 120-130 bin vatandaş bir araya gelerek, sandığa oy atarak bir milletvekili seçip meclise gönderiyor, gönderecek. Tunceli, Bayburt, Artvin vb bazı illerde ise bu iş böyle değil. Bu illerde, en fazla 30-40 bin vatandaş bir araya gelerek, sandığa oy atarak bir milletvekili seçip 443 meclise gönderecek. Ve meclise gidecek her iki milletvekilinin sadece birer oyu olacak… Şaşırdın mı Osman? Hiç şaşırma! Bizim memlekette uygulanan seçim sistemi bu. Hani eşitti vatandaşın oyu? Eşitlik neresinde bunun Osman? Bak Osman’ım, Can kardeşim; biraz daha ve bir kere daha izah edeyim. Nüfus sayımı bitmedi diye; illerin çıkaracağı milletvekili sayısı (ve partilerin alacağı hazine yardımı dâhil) bir “önceki seçime göre” kararlaştırıldı, biliyor musun? Bütün Türkiye’ de 150 bin vatandaş Osman’ın oyu bir milletvekili ediyor. İstanbul’da 157 bin Osman, Ankara’ da 153 bin Osman, İzmir’ de 157 bin Osman’ın oyuyla bir milletvekili çıkıyor. Tunceli’ de 36 bin, Bayburt’ta 41 bin, Kilis’ te 47 bin Osman’ın oyu ile bir milletvekili meclise gidiyor. Bizim buralarda buna “temsilde adalet” diyorlar Osman. Sizin oralarda ne derler bilmem. Sizin oralarda da böyle mi? Almanya’nın seçim sisteminde temsilde adalet var mı deyiver, yazıver bana. Hem sonra, bizim meclisin çoğunluğunun, her zaman ve daima, siyasi parti aday listelerindeki Doğu, Güneydoğu kökenlilerin çok olmasına ne dersin? Adam, Antalya listesinin başına Genel Başkanın iki dudağı arasından çıkan kararla, “paraşütle-ithal aday” olarak yerleşiyor, sonra bir bakıyorsun; seçildikten sonra Antalya’ yı unutmuş bile… Peki  Osman, sizin orada nasıl bu manzara? Nasıl; anlat hele, olmaz mı? Osman’ım, Can kardeşim; Gayet iyi bilirsin ki, memleketimizi kutsal biliriz. Doğusu-batısıyla bütünlüğünü-birliğini de savunmuşuzdur hep ve ömrümüzün sonuna kadar da öyle gideceğiz. Benim burada söylemek istediğimi sakın yanlış anlama. O tarafa çekme, tamam mı? Sistem bunu böyle getiriyor işte. Hem sonra, bizim milletvekillerinin çoğunluğunun avukat-hukukçu ya da işadamı-müteahhit olmasına ne dersin? Meclisimiz, bizim halkımızı tam anlamıyla yansıtan bir sistemle-seçim sistemiyle seçilerek oluşsa, bu mecliste halkın tüm kesimlerinden-mesleklerinden de temsilci olmaz mıydı? Gurbette, sizin oralarda zengin-parası olan mı seçiliyor sahi? Bak, Osman’ım bak; bizde vatandaş 2 milyon Ytl si olsa( o da sadece 444 müracaat için istenen) banka kredi kartı borcunu öder; seçim afişleri, yemekler, arabalar, konvoylar, seçim büroları vs’ ye para ayıracak ki, bu nerdeyse 200-300 milyarı bulacak; bu kadar parası olsa; valla bir okul yaptırır, bir sağlık ocağı, bir de çeşme köyüne… Burada manzara bu Osman? Orada da “para” bir numara mı? Bizim burada, aday olmak için istifa eden memur-kamu görevlisini milletvekili yapamazlarsa, bir önceki görevinden daha üst makama getirirler. “Bizim için - bizim partimiz için istifa etmiştir” derler. Müşavir olur, “bankamatik memuru” olur. Genel Müdür olur, milletvekili olamayan. Ancak bir şartla; tabanla-halkla-parti örgütüyle bütünleşmiş, tabandan gelenin işi kötü. Onu kendi seçim bölgesinin çok uzağında bir yere görevlendirirler ki, mevcut –o yöreden seçilmiş milletvekilleri rahatsız olmasın diye Osman’ım. Bizde, barajlar var. Barajı aşabilmek ve meclise girebilmek için her şey “araç” olarak kullanılır. Amaç meclis kürsüsü, gerisi-aklına ne geliyorsa sadece araçtır Osman… Biz de anketler yapay ve taraflı. Yönlendiricidir hep. Basın, medya, köşe yazarları, sendikaların-odaların vb kuruluşların yönetim kademeleri bir şekilde işin içine girmişlerdir. Orada nasıl, bilmiyorum Osman. Hele sen anlat da bir öğrenelim. Osman’ım; her şey bir numara içinde burada. Hani standartlar çıktı ya, ondan galiba. Sakın ola ayakkabı numarası, kapı numarası, vatandaşlık numarası, vergi sicil numarası, bağkur numarası, sokak numarası sanma. Seni bilirim, bazen ters tutarsın tutacağını, tersini anlarsın anlatılanın. Ama, bugünlerde numaracı başı olup çıktı bazıları. Birleşmeler, ayrılmalar, istifalar; hasılı bir sürü numara. Geçen oturduk Vedat’la siyaset numaraları analizi yaptık. Şu işe bak Osman, numaracı başı derken partisinden milletvekili olamayacağını –olsaydı bakan olurdu-kesin-yada olmak isterdiKumbaracıbaşı’nın dediğine bak. Haber aynen şöyle: “Hikmet Çetin, Mehmet Moğultay, Mustafa Sarıgül, Celal Doğan gibi partiler dışında kalan solun önemli isimleriyle bir "Danışma Kurulu" oluşturan, Eski Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı solun birleşmesiyle ilgili ağır bir analiz yaptı. 445 İşte CNN Türk'te canlı yayına katılan Kumbaracıbaşı'nın sözleri: Ben buna 'Kanla beslenme siyaseti' diyorum. CHP önce SHP'nin kanıyla beslendi. Sonra Kemal Derviş'in kanıyla beslendi, şimdi DSP'nin kanıyla beslenecek. Deniz Bey'le bu işi götürmek mümkün değil. Bunu sosyal demokratlar da söylüyor. Önemli olan vatandaşı heyecanlandıracak bir yenileşme görüntüsü ortaya koymak...” Yaa gördün mü? Burada Leyla Zana ve arkadaşlarını unutmuş Kumbaracıbaşı, öyle değil mi? Bakanken İller Bankası payını nasıl kendi seçim bölgesine aktarıverdiğini hatırlar mı acaba? Kumbara kaynıyor Osman..Kaynıyor da kaynıyor… Ocağa odun görmesinler bizi. Kendine iyi bak can Kardeşim. Özledim seni. Daha çok yazacaktım ama şimdilik bu kadar yeter, olur mu? Gözlerinden hasretle öpüyorum. Yeğenlere çokça selam…

Kardeşin Mustafa Ceylan

 (imza)

 

…………………
Vatandaş OSMAN’dan YANIT

Osman'a Acik Mektup'a YANIT

Harun YİĞİT

Ben vatandaş Osman

Sevgili hocam Mustafa Ceylan;

Gönderdiğim mektuba yanıt vermişsin, ne de güzel etmişsin. Almanya’da otuz yıldır ülkemde uzakta yaşıyorum. Almanya’ya gelen ikinci kuşaktanım . Nedeni nedir bilemiyorum ama tam otuz yıldır bu Almanya’ya bir türlü alışamadım!
Ülkemden uzakta kaldığım her an içerime buruk bir hüzün çöküyor. Taşını aldığım otunu yolduğum o toprakların hasreti düştü mü içime, ne memleketin tütünü, nede aslan sütü rakısı özlemlerimi gidermeye yetmiyor işte. Burada dostluklar bile tıpkı makineler gibi olmuşlar. Belli bir zaman sonra çalışmaktan dişlisi kırılan makineye benzeseler yine sözüm yok! Bozulunca işe yaramıyor buradaki dostluklar. Kaldır çöpe at anlayacağın.
Sevgili Mustafa Ceylan hocam;
Sen ülkemdeki çarpıklıklardan yakınıyorsun, ben gurbetteki vatan hasretliğinden, yabancılığımdan ve dışlanmaktan, yozlaşmadan bahsediyorum. Anlaşılan ikimizin derdi de birbirimizinkinden farklı olsa da, ortak bir yanı var.
Eğer o güzelim ülkemizde dışa bağımlılık olmasaydı da Mustafa Kemal in çizdiği doğrultuda olup üretici bir ulus olma azmi gösterebilseydik, bugün biz göçmen insanlar olarak rüzgarın savurduğu kum taneleri gibi yaban ellere savrulmazdık. İhracat % 9 ithalat % 23 ü aşmış.
Yoktan bir ülke kurulmuş, olmayan bir Osmanlı’nın bir sürü borçlarını ödeyip bütçemize hatırı sayılır para konulmuş, gelişmekte olan bir sanayi kurulmuş. Tanklarıyla, toplarıyla bu ülkeye ayak basamayanlar bir gün masa başında nasıl da işgal edivermiş memleketi. Kısa zamanda borçsuz ve sanayi devrimleri yapan bir ülkeden, sermayesinin %70 den fazlası yabancı sermaye olan borç batağında bir ülke konumuna düşüvermişiz. IMF boğazımıza bir tasma takmış, istediği yerlere sürükleyip duruyor! Yellensen ekonomik kriz oluşuyor.
Bütün bunlar bir yana sevgili hocam Mustafa Ceylan; bir de Sevr’i hortlatan politikacılarımız var. Sen ülkenin içinde yaşadığına bazı şeyleri sana göstermiyor olabilirler. Ama Almanya’dan görünenler çok çok farklı.

Mektubunda Türkiye’deki seçim adaletsizliğinden yakınıp mektubunda diyorsun ki:
‘’İstanbul- Ankara-İzmir-Antalya gibi büyük illerde yaşayan sen gibi ben gibi tam 120-130 bin vatandaş bir araya gelerek, sandığa oy atarak bir milletvekili seçip meclise gönderiyor, gönderecek. Tunceli, Bayburt, Artvin vb bazı illerde ise bu iş böyle değil. Bu illerde, en fazla 30-40 bin vatandaş bir araya gelerek, sandığa oy atarak bir milletvekili seçip meclise gönderecek. Ve meclise gidecek her iki milletvekilinin sadece birer oyu olacak ‘’ deyip eklemişsin: ‘’ Bize her türlü yaptırımı uygulayan batı neden seçim baraj konusuna değinmiyor’’?
Ah benim canım hocam bilmez gibi deme sende. Nedenini bal gibi biliyorsun, biliyorsun da yine de bana soruyorsun.
Bak sana kısa bir olay anlatayım. Bir arkadaşım ekonomik sıkıntıları yüzünden Almanya’ya gelmiş ve sözde siyasi iltica talebinde bulunmuş. İfadesini almak için çağrıldığı yerde önüne Türkiye haritası koymuşlar ve arkadaşıma sormuşlar: ‘’Nerede doğdun bize haritada göster’’ demişler. Arkadaş da haritada doğduğu ili işaretlemiş. Soran yetkili haritayı alıp odadan çıkmış. Daha sonra iltica talebinin kabul olduğunu bildirmişler; neden mi? Arkadaş Kürt olmadığı halde Alman yetkilinin elindeki kürdistan haritası içinde kalıyormuş doğduğu il de ondan!
Daha çok örnek vereyim mi sevgili hocam. Ben gece gündüz çalışıyorum ve alışverişe giderken elim titriyor. Her şey ateş pahası. Maaşımı zor yetiriyorum. Ama buradaki teröristler, her alışverişte, alışveriş arabası ağzına kadar dolu. 30 Yıldır Almanya’dayım daha bir defa olsun alışveriş arabam o şekilde dolu olmadı. Almanya, ben ve benim gibi çalışanların vergisiyle terörist besliyor.
Ah benim sevgili Mustafa Ceylan hocam ahhh
Sen memlekette seçim sisteminden yana yakıla dem vurup anti demokrat nedenleri bana soruyorsun. Dış işleri bakanı ABDullah Gül’ün Vatan Gazetesi’nden Sedat Sertoğlu’na röportajını görmedin mi sen? Adresi aşağıda veriyorum.

http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=7006827&tarih=2007-04-27

memleket aşkıyla yanıp tutuşanlar ya sürgüne gönderiliyor, ya mahpusa ya da Ülkeden kovulup "Vatan haini" damgasını yerken birilerine ülkesine küfür ettirtip büyük ödül veriyorlar.
Birileri ülkenin ‘’ üniter yapısını devrederek federasyona geçecek.’’ diye imza attırtıyorlar ama Cumhurbaşkanı adayı göstertiliyor.
Daha çok sevgili hocam hangi bir ihaneti sana yazayım, hangi ihaneti?
Yine ben burada mektubuma şimdilik son verip hani senin çok sevdiğin hiciv var ya onunla noktalayayım yine.
Sevgili Mustafa Ceylan hocam, kendine iyi bak, bütün dostlara selam ve sevgilerimi ilet. Oy kullanmaya geleceğim. Haziran’da memleketteyim.
Harun Yigit


Ben Vatandaş Osman

Al bayrakla meydanlara çıkanı
Saysın hele ben vatandaş Osman’ım
Kulak verip milyonların sesini
Duysun hele ben vatandaş Osman’ım

Boş beyinle avaz avaz yırtınan
Çıkar için sağa sola sürtünen
Arapların çarşafını örtünen
Uysun hele ben vatandaş Osman’ım

Şüphe vardır düzenbazın dininde
Nefret gizli seksen yıllık kininde
Elde çomak üç beş koyun önünde
Yaysın hele ben vatandaş Osman’ım

Seyrederim böyle komik tirajı
Çürük çarık doldurdular garajı
Adaletsiz seçimlere barajı
Koysun hele ben vatandaş Osman’ım

Bir olup ta conilerin itiyle
Bölücüler ortak olmuş batıyla
Tüyü bitmez yetimlerin etiyle
Doysun hele ben vatandaş Osman’ım

Saçımızı tel, tel yolup eğiren
Meydanlarda öküz gibi öğüren
Her köşede ayrı, ayrı bağıran
Baysın hele ben vatandaş Osman’ım

Giyinmişler el alemin saltanı*
Duydunuz mu gizli gizli haltını
Delik deşik memleketin altını
Oysun hele ben vatandaş Osman’ım

Kesilecek artık bize ur gelen
Uyansınlar Yiğit’liğe ar gelen
Yıllar yılı başımıza her gelen
Soysun hele ben vatandaş Osman’ım…

Harun Yiğit. 20.05.2007


*Salta: Yakasız iliksiz kolları bolca bir çeşit kısa ceket.

 

 
   
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden