HARUN YİĞİT / VADANDAS OSMAN'IN YERINE HOS GELDiNiZ
  Günümüzde Destan Yazmak Mevlüt Âsar
 

Günümüzde Destan Yazmak

19 Ocak 2014, 16:11

Günümüzde Destan Yazmak -
Harun Yiğit'in kitapları üstüne bir yorum

Günümüzde Destan Yazmak - Harun Yiğit'in kitapları üstüne bir yorum

 Başbakan Rte'nin, “gezi direnişi” sırasında “benim” dediği polisin, kendi halka karşı “destan” yazdığını söylemesi, “destan” kavramının çarpıtılmasından da öte, tarihe karşı gösterilmiş bir saygısızlıktı... Söz konusu olan, kendi halkına karşı yazılmış bir “kara destan”dı. Destan'ın sözlük anlamı: “Daha çok eski çağların kahramanlık olaylarını ve tanrıların, yiğitlerin, ulusların başından geçen olağanüstü halleri anlatan nazımlı ve uzun hikâye”dir. Destan post modern akımların egemen olduğu edebiyat dünyasında artık pek adı anılmayan, sözü edilmeyen bir edebiyat türüdür... Modern ve modern sonrası toplumların, halkların sanki “kahramanlar”a, “kahramanlık” hikayelerine ihtiyacı yoktur! Bu sav, özgürlüğüne kavuşmuş, demokrasiyi kurmuş halklar ve toplumlar için geçerli olabilir. Ancak bizim ki gibi henüz kültürel ve etnik kimliğini oluşturamamış “vahşi kapitalizm” ile “doğmacı Islam” arasına sıkıştırılmış bir halk için durum farklıdır. Türk halkına, kendi içinden çıkan “sıradan” insanların yazdıkları destanları öğrenme ve tanıma olanağı verilmemiştir... Onun yerine ancak, kedine olağan üstü güçler atfedilerek adeta “tanrılaştırılmış” (Bugün Rte'ye yapıldığı gibi) ya da gereğinden fazla yüceltilerek adeta “putlaştırılmış” (Mustafa Kemal Atatürk'ü yaptıkları gibi) kişilerin “destan” yazdığı, tarihsel gerçekler çarpıtılarak, halka empoze edilmiş, kafasına sokulmaya çalışılmıştır. İşte bunu sonucudur ki, sıradan Türk insanı, işçisi, köylüsü, öğrencisi ile kendi kimliğini, medeniyetlerin beşiği Anadolu'da değil de Orta Asya steplerinde, Arap çöllerinde, Roma, Berlin , Paris ya da Moskova sokaklarında aramaya çıkmıştır. Bunun farkına varan, gerçek aydınlarımız, edebiyatçılarımız, başta Nazım Hikmet' olmak üzere gerçek şairlerimiz, halkın öz oğullarının yazdığı destanları, kahramanlık öykülerini yeniden gündeme getirmekten, yazmaktan hiçbir zaman gocunmamışlar, çekinmemişlerdir. Çünkü onlar biliyorlardı ki, gerçek kimliğini bulamamış, öz güvenini yitirmiş bir halk kendini kolayca ırkçı, faşist ya da şeriatcı rüzgarlara kaptırır. Sahte, Almanya'da olduğu gibi düzmece “kurtarıcı”ların, “kahramanlar”ın peşine takılır ve hem kendini hem yurdunu felakete sürükler. Türkiye'nin geldiği tarihi nokta böyle bir tehlikenin her zamankinden daha çok söz konusu olduğu, tarafsız bir gözle bakabilen herkes için ayan beyan ortada. Durum böyle olunca, Türk halkına kendi gerçek kahramanlarını, onların yazdığı destanları yeniden anımsatmak hem bir aydın için hem de edebiyatçılar için önemli bir görev olarak algılanmalıdır. İşte bu önemli “görev”in farkına varanlardan biri de bir süre Almanya'da kalmış olan ve halen Antalyada yaşayan şair Harun Yiğit. Anladığım kadarıyla Harun bu konuda yalnız değil. Kendine “Gülce Edebiyatçılar” adınını veren bir “akım”ın, bir grubun da üyesi. Harun Yiğit'in “Mevlüt Asar Hocama saygılarla...” diye imzalayıp armağan ettiği kitaplar aracılığıyla bu gruptan haberim oldu. Gerçeği söylemak gerekirse “Destan” sözcüğü ilk anda beni biraz şaşırttı. Ancak yukarıda yansıttığım gibi üzerinde düşününce, Harun Yiğit'i ve grubu daha iyi anladım, onlara hak verdim. Sarıkamış'ta yazılan “acı destan”ı kendi kalemiyle ve gerçeğe uygun anlatabilmek için eksi otuz dört soğuğu bizzat yaşayan, iliklerinde hisseden Harun Yiğit ve arkadaşlarına “yolunuz açık olsun” diyor, ürün verirken, “milli” ile “milliyetçilik” , “yurtseverlik” ile “ayrımcılık” arasındaki hassas çizgiye özen göstermelerini diliyorum.
 
( 16 Ocak 2014, Antalya)
Mevlüt Âsar

 
   
 
Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden